Söyleşi: Burak Fidan – Rutin Fanzin

 

rutinfanzinManifestonuzla başlayalım. Bir insan neden yaratıcı yazarlık kurslarına gider?

Yaratamadığı için gider herhalde. Ortam güzel. Eskiden edebiyat seven kızlar çirkin, şişko, sivilceli olur derlerdi. Şimdi öyle mi? Al kızları vitrine koy. Atölyelerde yaratıcı kızlar ve erkekler olarak gayet yaratıcı biçimler, diller ve pozisyonlar bulacağız. Bunları vitrinlere taşıyacağız. Vitrinler bizi televizyonlara, gazetelere, dergilere taşıyacak. Gayet yaratıcı pozlarla ortalığa çıkacağız, ortam malı olacağız. Bizi sahiplenecekler, çok sevecekler, çok merak edecekler, ilgiden boğulacağız. Her şey yolundaysa, sabah uyandığımızda bir tweet’lik cümlemiz varsa, facebook’taki yeni kapak fotoğrafımızla mutluysak, balıklar da mayonezliyse, artık kendimizi daha iyi ifade edeceğimizi biliyorsak, yaşasın yaratıcı yazarlık kursları. Aslında haklılar, çünkü yaratıcılık öğretilebilen bir şeydir, ama içerden gelen o şey, o öğretilemez. O içerden gelen şey kurumsallaşıp kımıldamaz hale gelince de işte o da Yüksek Edebiyat oluyor, bir baltalık canı kalıyor.

 

Baltayı ters görüyoruz Raskol’un elinde. Yani amaç parçalamak değil öldürmek?

Baltayı tersinden tutmak risktir. Kontrol, dikkat ister. Kendini kaybedersen sırtından yara alırsın.

 

Raskol’un Baltası bir dizi ve diziler bir yerde noktalanır. İçindeki cesaretle yola çıkmış yazarların daha ne kadar devamı gelir? Dizinin son bulması için daha kaç ceset gerekli?

Dizi bir gün sonlanır ama cesareti kendinde bulan yazarlar yola her zaman devam ederler. Çağrımız, manifestomuz bunun üzerine kurulu. Zaman kötü. Yeni bir yazar tipi doğuruyor yayın dünyası. Sosyal medyanın binlerce takipçisi olan yıldızları bazı yayıncıların ağzını sulandırıyor. Konular belirleniyor, sinopsisler hazırlanıyor, hayalet yazarlar iş başında. Çikolata soslu meyve tabağı gibi romanlar 10.000 baskıyla giriyor piyasaya. Lansman partileri için düzenlenen konserlerde yazarların kaşesi konuşuluyor. Birkaç yıl önce buna telif denirdi. Bizim yazarlarımız, böyle bir ortamda zaten cesetler. Bir hortlamışlar, hortlaklar topluluğuyuz. Edebiyatın daha fazla cesede ihtiyacı var.

 

Dizi daha bir RDAO (Roman Demek Adet Olmuş) kıvamında ilerliyor. Anlatı çeşidi ayırıyor musunuz? Zamanla öykü de dahil olacak mı?

Hiçbir kısıtlamamız yok. Öykü Demek Âdet Olmuş diyen yazarlarla da tanışıyoruz. Biz baltayı edebi türlere de indirmek istiyoruz. Öldürme isteği buradan geliyor. Öldürmek de değil aslında, öyle demek adet olmuş. Yok etme isteği.

 

5 yönetmen başlığıyla kısa filmler paylaştınız. Sinemamızdaki çatışkan Raskolnikovlar eksikliğine dair bir huzursuzluk duyuyor musunuz?

Sinema bir ekip ve para işi, Raskolnikov olmak kolay değil. Ama işte eğer içinden çatışmak geliyorsa cep telefonunun kamerası, bedava indirilen bir kurgu programı ile baltayı istediğin yere vurabilirsin. Eldiven şart değil.

 

Fanzinler baltaya sap olur mu?

Baltanın gizli gücünün saklandığı yer fanzinler. Tabii fanzin görünümlü dergileri değil harbi fanzinleri kastediyoruz. Raskolnikov baltayı iki eliyle kaldırıp yaşlı kadının kafasına indirdiğinde müthiş bir güç hissetmişti. Fanzinlerin varlığı bizde benzer bir gücü doğuruyor. Yalnız değiliz.

 

Rutin Fanzin, 1. sayı, Mart 2013.

Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on TumblrPin on PinterestShare on Google+Share on LinkedInPrint this pageEmail this to someone